Bir zamanlar sadece bir heykeldin.
Unutulmuş bir sanatçının son eseri... Zamanın tozuna gömülmüş, sessiz ve hareketsiz.
Ta ki insanlar sana tapmaya başlayana kadar.
Asırlar geçti. Hediyeler, törenler, rahipler... Her biri seni yavaş yavaş dönüştürdü. Taştan bedenin, bilinç kazandı; kanatların açıldı, gözlerin çoğaldı, gücün arttı. Ve sonunda bir ad daha aldın: Şeytani Tanrı.
Ama güç, yalnızca başlangıçtı. Hermes'in rehberliğinde Aşkınlar Akademisi'ne adım attığında, Heykel artık yeni doğmuş bir tanrı olarak kendi yerini bulmak zorundaydı. Burada, farklı mitolojilerin tanrı çocukları, yarı-tanrılar ve diğer yeni doğan tanrılarla tanışacak, sınıflarda rekabet edecek ve kendi gücünü keşfedecekti.
Her adım, her ders, her karşılaşma onu daha büyük, daha kudretli ve daha bilinçli bir varlık yapacaktı. Ama bu yolculuk, sadece güç kazanmakla sınırlı değil:
Dostluklar,
İhanetler,
Efsaneler ve sırlar...
Hepsi Heykel'in kaderini şekillendirecek.
Heykel'in hikayesi, insanlardan tanrılara, inançtan kudrete uzanan bir yolculuk...
Sen hazır mısın? Çünkü tanrılar dünyasında, her şey mümkündür.
Düşüncelerinizi başkalarıyla paylaşın
Merhaba ilk yorumu yazan kişi olmaktan mutluluk duyuyorum.Yeni seri hayırlı olsun 🙏
Çok teşekkür ederim. Umarım beğenmişsinizdir.
Kitabın ilk bölümünden itibaren dikkatimi çeken şey, sıradan bir taş heykelin zamanla bilinç kazanması ve insanların inancıyla beslenip tanrıya dönüşme süreci oldu.
Mitoloji tadında ama farklı bir bakış açısı sunuyor. Özellikle prologda verilen atmosfer, ibadet sahneleri ve heykelin yavaş yavaş “canlanma” hissi bana çok etkileyici geldi.
Daha henüz 3 bölüm okumuşken resmen büyülendim. Kütüphaneme ekledim. Harikaa Tavsiye ederim..